kimsesizler mezarlığına bekçi diye dikilmiş
“kimseli” yavşaklar tanırdım. daha bunlar
portakalda vitamindi, o zamanlarda biz
şarkılar, marşlar söyler el yazması mektuplar yakararak haberleşirdik aramızda
Bunlar bizim yazdıklarımıza dokunamazlardı yanardı elleri,
kapkara bir is boğarken geceyi bir tomurcuk gibi açıp
sordum karşılarında;
ama paranın da…
sordum sonra, misal olsun diye diyorum
tabi yani mesela ben birinin elinden
tutardım sonra arkasında çevikler, çelikler,
etler, yanık kokuları, mavi led ışıkları yetim kalırdı
yetimlerin arkasından bize hep böyle bakakalırlardı barbarlar
ama hocam hiç kıvırmayalım bunlar paranın ..mına koydular
sorular sordukça bunların kulakları kesilirdi, yanlarına giderdik sesleri
tek basımlık fanzinlerde bir, tek bir yani yazıyla sadece "bir" sahafın rafında ölmüş
paramparça bir kitabın önsözünde geçti bizim isimlerimiz
ondan tanıyamadılar doğrudur.
tanıdılar, tanıttılar, yavşadılar, aldılar,
sattılar yana yatırıp çamura batırdılar ama
paranın da ..ına koydular