"Mahallenin" kedicikleri...
bilemeyiz tabii ki
kim nefsiyle cihad eder-kim sevişir nefsiyle
ama "söz"dür insanı tarif eden, "sözü"dür...
gösterir kendine de kendini...
işte en sonunda çözdüğüm çelişki
bunların "söz"le -aralarındaki ilişki:
orospunun: "-namuslu olmalıyız!"
demesi gibi!
hani, konuş konuş, sonra tavana bak ıslık çal!
kendine münkir namussuz!
toplam halinde; orospunun "namuslu olmalıyız!" demesi gibi
-konuşması öyle, susması böyle
bizim mahallenin kedicikleri!
-adnancığım kusura bakma, mevzunun seninle bir ilgisi yok tabii ki!-
(seninkilerde bedensel dekolte / yine de belli ölçüler içinde, bunlarda ise: hiiiiç!)
ama -bu ortaya çıkmadığı sürece-
hiçbir sorun yok!
birisi hatırlatırsa, tavana bak ıslık çal!
dedim ya
bunların "söz"le ilişkisi; orospunun; "namuslu olmalıyız" demesi gibi
-bilemeyiz tabii ki-
kim nefsiyle dövüşür hakikat adına, kim "nefsiyle düzüşür"
sonrası? hepimizin bildiği gibi!
-bir de utanmadan "O"nun- ("söz namustur" diyen Kumandan'ın adına)
tak takıştır, sür sürüştür!
-II-
İnsan kendine ait sözü söylemelidir
-o dur tek kendi "ben"inden taşan-
başkasının değil,
sözü "kendi"nin kılmalıdır insan
buyurmuş ya İmam-ı Azam; “Ancak kalbden gelince kalbe tesir eder söz”
kalbinden gelmiyorsa “sus” demektir bu aynı zamanda
İnsan söz üzere kendini bilir
değilse/ düpedüz hayvan!