-I-
“Elvada!.. Onsekiz yaş heyecanımın hayâlleri, hatırana da elveda.
“Elveda!.. Geçiciler dünyasında bile geçici köhne yürekli dostlar.
Elvada!.. Yüreğimin en zengin köşesi.
Elveda!.. Yaşanmamışa duyduğum hasrete.
Yalnız anne yüreğinin sevgisini duyarak, kepenkleri bir bir indirip kilitliyorum kendimi hüzünlü aydınlığıma!..
Ve ağlamıyorum artık yalnızlığıma.
Birazdan her yer sessizliğe gömülecek
ve kendimi oturtup karşımdaki koltuğa,
seyircisi olacağım yaşadığım günlerin.
Eski bir albümü karıştırır gibi, dinleyeceğim kendimi kendi sesimden…" (Salih Mirzabeyoğlu-Yaşamayı Deneme)
-II-
Veda zamanı…
Yorgun bir tebessümle bile bakmayacağım
Artık geride kalan hiçbir şeye, -geride kalmış gibi de-
Ben var olduğum için varolan her şeye
Ben yok olduktan sonra da var kalacaklarmış gibi yapmayacağım…
Aklımın kıyısına yapışmış bir yoklukla
-“ölüm akla yokluk olarak hitab eder”-
Yokluğun anlamı nedir diye sormayacağım
Yanı başımda patlamış bir bombadan arta kalan sessizlik, alev ve dumanlar içinde
Yüzünüze bakmadan
sigaramı yakıp/içime bakacağım…
veda zamanı geldiğinde…
-III-
Radikaller ölsün/tüm devrimciler!
Radikaller ölsün/tüm devrimciler
“nerde hak-hukuk-adalet,
hani iyi-güzel-doğru, nerde bu insanlık diyenler
ölsün!
ölsün bütün radikaller
“marş söylemeden ölmek bize yakışmaz” diyenler ölsün!
yaşasın itibar açlığından gebermek üzere olanlar!
-esnaf takımı, iş adamı-çiş adamı- dava pazarlasın
(sonra 'sana ne' 'bana ne!)
hiç değişmesin kural;
sular çekilince karıncalar balıkları yesin –sular yükselince karıncaları balıklar!
sussun Zagreb radyosunda "Lili marlen türküsü..."
yaşasın "bereket tanrısı" önünde eğilip popilizme yatanlar!
sönsün "siperdan sipere ateş tokuşturanların" ışığı
yaşasın "onuruyla"(!) -üstelik "dava" adına- götünü havaya kaldıranlar!
"Lgbtililer yürüsün artık sokaklarda/hanım hanımcık adamlar
bizim mahallenin kedicikleri de eşlik etsin onlara konvansiyonel hoşgörü...
biri bedensel, diğeri zihinsel!
-IV-
çalan çırpan hırsızlık yapan kapkaççılar –sonra bane ne desin, sana ne desin-
ben işime ve çişime bakarım
yaşasın tehlike geçince ortaya çıkan hanım hanımcık adamlar
–ay ne hoş bizi de adamdan(!) sayıyorlar
-ay ne güzel dava değil mi-
-hepimiz adam olduk-memleket bize hayran oldu
-ay biz sadece para kazanma derdinde koşturan adamlar değilmişiz duydun mu?
-devrimci mücadele verenlerin prestij ve itibârı da bize kaldı, oh oh, kap kaç kap kaç
-çabuk ayol, birisi duyar, birisi görür, o ismi ordan çıkar!
fırsat kollayan sürüngenler hamam böcekleri yaşasın!
kaprislerinden derin(!) strateji(!) üretenler!
yaşasın itibar açlığından gebermek üzere olanlar!
hak çalıp-parayla “adam”(!) olan iş adamları-çiş adamları
kendi işinde gücünde –ama “ben de az buz değildim bir zamanlar”- deyip sahneye fırlayan/
hasedini parayla cilalayanlar –ne var ki bunda değil mi?-
doğrusu
iyi fırsat kollamışlar –şimdi birbirlerini sıvazlayarak
geç kalmışlığın telaşıyla kameralara el sallayanlar…
hadi bakalım buyurun; başlasın striptiz, “dava ve mücadele adamı” görsün izleyiciler!
-V-
radikaller ölsün, ihanet karşısında zayıf düşenler
yüzünüze tükürmeye bile tenezzül etmeyenler!
ölsün tüm radikkaller, esnaf takımı itibar görsün!
-dümdüz esnaf takımı-
şeytanın tecavüzüne uğramış
“mağdur mübarekler”(!) yaşasın!
yaşasın sahte mübareklerin tükrüğüyle / üfürüğüyle geçinenler
her konuda örgütsüz-ibnelik yapmaya gelince örgütleniverenler
yaşasın, birbirini sıvazlasın, “oh bu bizim de işimize geliyor” desinler
sahici adamlar ölsün
bu sürüngenler yaşasın!
-VI-
radikkaller ölsün/yaşasın silikler!
nefsinden put yapıp / kaprislerinden "dava"(!) üretenler!
yaşasın, parası ile ibnelik yapabilenler!
abdest alıp harama koşanlar / kapkaçcılar
yaşasın!
“bereket tanrısı” önünde eğilip
donunu indirenler-popülizm aşkına parayla “itibar”(!) devşirenler...
-VII-
fikir ölsün
zikir ölsün
insan ölsün
yaşasın, -haysiyet derdinden uzak- sürünenler ve sürüngenler!
insanlığın geleceği, islâm’ın geleceği
onların düşük tabiatından arınsın
tüm radikaller ölsün
yaşasın sahnede en iyi striptiz sergileyenler!
dava ticaret ltd.şti ibneliği malı götürsün
birbirlerine gerilerini dönsün
hakikat mücessem bir elbiseye bürünüp, yüzlerine tükürse de
“onlar” yarabbi şükür deyip yaşasın
tüm radikaller ölsün;
“marş söylemeden ölmek bize yakışmaz” diyenler
yoksa itibar açlığından ölüyor, işinde gücünde “esnaf takımı” /iş adamı-çiş adamı
hem ölüyor, hem de “dava adamı”(!) oluyorlar birbirleri nazarında
–karşılıklı poz atmalar, “oh oh ne âla…”
ay ay bir de “itibar” görmek istiyor seninki –pek hevesli bu-
iyi de -para kazanıyorsun diye- kim niye saygı duysun sana
al paranı sok arkana!
tamam tamam artık seni de “adamdan” sayarlar!
bak sayıyorlar işte sırayla!